Gülse Birsel’in de bir köşe yazısında deklare ettiği gibi, “Memleketteki milyonlarca eşitlikçi, komplekssiz, kafasının içinde beyin, yanında da kadın eş-dost, ortak, ahbap, evlat, iş arkadaşı, can yoldaşı olan adam varken, bu genelde hiçbir baltaya sap olamayan boş “kafa”ların devri artık bitmek üzere.” Dünyada kadınları iyi bir hayat yaşama ihtimali bir erkeğin iyi bir hayat yaşama ihtimali kadar yüksek değildir. Ancak, söz konusu kadının bir erkeğe göre daha fazla çaba göstermesini, daha azimli olmasını, daha çok çalışmasını gerektirir. Ve güzel haber şudur ki, genellikle tembel, düşük zekâlı, sıkıya gelemeyen, dedikodu ve entrikayla işini yürütmeye çalışan tipler var oldukça, bu ülkenin kadınları da inadına çalışkan, inatçı ve azimli olurlar! O bakımdan, kanımca… Şimdiler bu kafaların son dönemleri, gelecek ise kadınların bu topraklarda iyi bir hayat yaşama ihtimalinin yükseldiği zamanlardır… İşte memlekette hal böyleyken, sıradışı Diş Hekimi Reyhan Karaaslan’ı tanımaya devam edelim:
Girişimci kadınlara önerileriniz nelerdir?
Girişimci kadın derken zaten belli bir mertebeye gelmiş kadından bahsediyoruz. Yani o kadın, aynı zamanda anne olmayı başarmıştır, yani aynı zamanda eş olmayı, akraba ilişkilerini gayet tıkırında yürütüyordur, o kadın emeği, üretmeyi, para kazanmanın zorluklarını çoktan öğrenmiştir. Öğrenmiştir ki, hala bir girişim içindedir. Benim bu kadınlara önerim şu olurdu; çok yönlü olmaları ve hayat rollerini karıştırmamaları ve her bir hayat rolüne adil bir şekilde vakit ayırmaları. Ama en çok da kendilerine vakit ayırmaları. En büyük zenginlik; sağlık ve zamandır. Her ikisi de, hiçbir şey için çar çur edilmez…
Biraz bize Remeka Enerji Sağlık Hizmetleri Turizm İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nizden bahsedebilir misiniz? Bu sektöre atılmaya nasıl karar verdiniz? Kuruluş hikayenizi anlatabilir misiniz? Kurumunuzun gelecek resminizi nasıl çiziyorsunuz?
Remeka abim, Mehmet Karaaslan ile birlikte kurduğumuz bir şirket. Abim, bir sayaç şirketinde uzun yıllar çalışmış ve tecrübelenmişti. Biraz sıfırdan başlamak konusunda, bir de maddi açıdan riskleri bölüşmek konusunda motivasyona ihtiyacı vardı. O devrede bir ortaklık kurduk. Abim kısa zamanda gayretli çalışmasıyla geliştirdi, büyüttü ve sektörel olarak Türkiye ve Dünya çapında adını duyurdu. Remeka ile ve abimle gurur duyuyorum. Şu anda ben mali olarak ortak değilim, ama manevi olarak her zaman Remeka bizim. İlerde hastane kurduğumuzda, muhtemelen, Remeka’nın sağlık açılımını da aktif ederiz inşallah. Re ( Reyhan) Me ( Mehmet) Ka ( Karaaslan)’dan çıkmış bir isimdir ve firma sembolünde Karaaslan vardır. Bu da dip not olsun efendim.
Bir kadın lider olarak sektörünüzün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Burada diş hekimliğinden bahsedeyim o zaman. Kadın erkek fark etmeden hayli revaçta bir meslek. Sağlık ölmeyecek bir sektör, bir şekilde yaşamda yer bulunuyor. Onun dışında, mesleki öngörüleri açıkçası daha başka platformda tartışmam gerektiğini düşünüyorum. Şu şekilde belki nokta koymam doğru olur. Çoğaldıkça, kalite düşüyor ve iş ticarileşiyor. Bu durum, Tanrı efsunu olan hekimliği saygınlıktan uzaklaştırıyor. O yüzden düşündürücü. Kadın ve girişimcilik konusunda fikrimi sorarsanız; bence çağ kadınların çağı ve hayatın kadınların dünyaya yön vermesine ihtiyacı var.
İşiniz dışında aktif olduğunuz alanlar var mı? Ruhunuzu nasıl besliyorsunuz?
Ooooo, asıl soru burada madde madde mi söylesem acaba. Gezmeyi çok severim, yeni yerler keşfetmeyi, başka başka insanların soludukları havayı solumayı. Aynı sokak taşlarına basmayı, aynı otobüslere binmeyi… Fotoğraf çekerim, değerli Hocam Mustafa Türk’le fotoğrafa bakış ile ilgili bir dizi derslerimiz oldu, hatta gurup olarak fotoğraf sergilerimiz oldu. Profesyonel fotoğraf makinem var. Sadece elime fotoğraf makinesi alıp, kendimle ve çektiğim karelerimle zaman geçirdiğim çok günlerim oldu. Çalıştığım iş hanında da mini bir sergim var. Merdiven alanına kat kat çektiğim fotoğraflardan astım. Baktıkça mutlu oluyorum.
Doğa, müthiş bir terapi alanıdır
Doğa sporlarını severim. Bildiğiniz dağ bayır yürümek. Karadeniz yaylalarını, Gürcistan Mestia gibi doğasıyla adını duyurmuş yaylalara gittim ve her fırsatta giderim. Doğa, müthiş bir terapi alanıdır. Resim çizmeyi de severim bir ara karakalem çalışmalarım oldu, ama uzun süredir elime aldığım söylenemez. Hatta bir dönem heykeltıraşlık eğitimi de aldım. Malum, mesleki olarak yatkınız buna. O biraz meşakkatli geldi, sürdürmedim, ama bu konuda planlarım var.
Boş durmayı başaramıyorum
Kitap okumayı ezelden beri severim. Evde, iş yerinde ayrı ayrı kitabım olur. Biraz tez canlı bir insanım. Boş durmayı başaramıyorum. Öyle nasıl vakit geçirilir ben bilemiyorum. Demiştim ya size, zaman çok kıymetli, ömürden harcıyor insan. Her fırsatta okurum, öğrenirim. Çünkü en büyük yatırım, kişinin kendisine yaptığı yatırımdır. Müzik ile özellikle ilgileniyorum. Müzik hayatıma aktif olarak, diş hekimleri odasında kuruduğumuz koro ile girdi. Öncesinde herkes gibi, banyoda, tarlada (Bu arada çok iyi fındık toplarım diye demiş miydim) söyledim.
Şarkı söylemekten de acayip keyif alırım
Neşe-i Sağlık Koromuz kurulduktan sonra hem korist olarak hem de solist olarak şarkı söyledim. Şarkı söylemekten de acayip keyif alırım. Ritim ve dans konusunu ara ara gittiğim halk danslarında sanırım iyice öğrenmiş olmalıyım ki (Evet folklore de gittim); çok da zorlanmadım. Ben bir adım daha ötesine gidip, acaba bir enstrüman çalabilir miyim dedim. Şimdi bağlama çalıyorum. Yani profesyonel olmasam da, eş dost arasında çalıp söyleyebiliyorum. Bir de, çalıp söylerken söz, müzik kendime ait olan bestelerim oldu. Onları da Cengizhan Göksu dostumla düzenleyip kaydetmeye çalışıyoruz. İnşallah yakında sizler de dinlersiniz. Şarkılarım arasında, Kerpe, Kandıralı, Çenedağ adında yöresel izler taşıyan şarkılar da var. Ben İzmitliler’in bunları dinlemesini, ağızlarına dolanmasını çok seviyorum.
İnsanın kendisini anlatması çok zormuş meğer
Hayat düsturum şudur; bedenin için spor yap, iyi gelir. Ruhun için sanatla ilgilen, iyi gelir. Sevdiğin ve keyif aldığın işi yap, hayatına iyi gelir. Spor da yaparım. Kendimi bildim bileli desem yalan olmaz. Maraton koştum, yarı maraton koştum, Körfez’i yüzerek geçtim, hala iyi bir yüzücüyüm. Kışları kayak yaparım. Şimdilerde Ayhan Cinasoğlu hocalığında taiboks çalışıyorum. Bisiklete biniyorum. Bunlar benim hayatımın farzları açıkçası. Spor yapmak marifet değil, bedenin zekatıdır çünkü. Bir de, özellikle bahsetmek istiyorum, 16 senedir aktif motorsiklet kullanıcısıyım. Uzun, kısa yollar gittim, müthiş keyifli ve ergonomik bir şey. Bir araç kullanmak kadın ya da erkek işi değildir. Bisiklete binen ne kadar fazla ise, bence o şehir o kadar medenidir. Ben biraz yokuşta oturuyorum o yüzden, motorsiklet benim için daha ideal ve pratik. Yaygınlaşması ve daha çok kadında motorsiklet görmek için özellikle bahsetmek istedim.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Bana bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. Sabırla okuyan herkese çok selamlar .