Merhaba!
Halikarnas Balıkçısı‘nın doğaya selam veren yeri göğü inleten sesiyle gür bir merhaba!
Yaşar Kemal’in dediği gibi şu doğdu doğacak güne merhaba!
Ahmed Arif’in dizelerindeki “Gün açar karın verir yağmurlu toprak. İncesu deresi merhaba!”
Benimle sanat, gezi, edebiyat söyleşilerine hoşgeldiniz. Logomuzu sizlere tanıtmak istiyorum, hikayesi olan, sadece renk ve çizgilerden ibaret olmayan benim için taşıdığı anlamı bana çağrıştırdıklarını tadın istiyorum. Benim zihnimde canlandırdıklarımı…
Bir kadın ve ağaç gövdesi iç içe geçmiş. Tıpkı mitolojimizdeki Kübey Hatun gibi, hamile kadınları ve hayvanları koruyan ağaç kadın Kübey hatun.
Bu kadın ağaç figürü dalları ve yapraklarıyla göğe ve insanlığa uzanan bir yardım eli. Haşmetiyle yapraklarının hışırdamasıyla bir huş ağacı, ahlat ağacı, mabed ağacı yahut kavak ağacı olabilir.
Dönerek hem dünyayı simgeleyen hem de bir oluşumu tamamlayan kadınlar ve ağaçlar.
Yaşayan, bu çok önemli gerçekten yaşayan, nefes alan, keyifle, özlemle, sorgulayarak, yaşayan nefes veren kadınlar ve ağaçlar.
Merhametiyle, vicdanıyla, tüm duygusallığı ve coşkusuyla bir kadın. Aynı zamanda yargılamayan gözlerle, sadece izleyen ve yaşananlara tanıklık eden bir ağaç.
Hiroşima’ dan iki yıl sonra kavrulan gövdesinden yeni filizler veren mabed ağacı, yapraklarının yana yakıla parladığı, üzerinde gümüşi izlenimler bırakan bir kavak ağacı, soğuğa dayanıklı, Anadolu’da tabii olarak yetişen, ilaç olarak kullanılabilen, özellikle yaşlı olanlarının görkemli görüntüsüyle bizi vuran bir huş ağacı, dikenleri ve susuzluğa dayanıklılığıyla bilinen dağlık ve kıraç alanlarda Anadolu’nun hiçbir bölgesini ayırt etmeden her yerde bulunabilen, münzevi bir hayat yaşayan bir ahlat ağacı olabilir.
Bulunduğu ortamı güzelleştiren ağaçlar ve kadınlar.
Bir ağaç ve bir kadını izlerken parametrelerini değiştirerek zihninizde sayısız görüntü yaratabilir ve yaşayabilirsiniz.
Bir ağaç kökleriyle, üstündeki parazitlerle, çevresindeki hayvanlarla, toprağın altındaki diğer ağaçlarla yaptığı su alışverişiyle, varsa meyveleriyle kocaman bir ekosistem oluşturup yaşadığı dört mevsimle Vivaldi’nin dört mevsiminin esin kaynağı olabilir.
Yahut Nuri Bilge Ceylan’ın Ahlat ağacı filminin metaforu olabilir veya Van Gogh’ un Yıldızlı Geceler tablosunun önünde bir servi ağacı sizi karşılayabilir.
Bir kadın işiyle, arkadaşlarıyla, merhameti, içinde büyüttüğü çiçekleriyle, oluşturduğu projeleriyle her şeyin kendi içinde ve çevresinde bir bütün olarak anlamlanmasını sağlayabilir.
Ancak sadece yaşayan ağaçlar ve kadınlar bunu gerçekleştirebilir.
Gerçi ormandaki ağaçların öldükten sonra da diğer canlılara bir yaşam popülasyonu oluşturduğu biliniyor. Ağaçlar için geçerli olan bu durum, kadınlar içinde ölümden sonra geride bıraktıklarının bir anlam taşıdığı su götürmez bir gerçek bence.