İstanbul’un Bebek semtindeyim. Aşiyan Yokuşu’nu tırmanıyorum. Bundan tam 20 yol önceyi Anadolu Gezi Rehberi için yad edeyeyim istedim. Çıktım yola.

 

 

Gazeteciliğe başladığımın birinci ayında yazarlarımızdan usta gazeteci Tanju Cılızoğlu  genel yayın yönetmenimize bir kültür sanat dergisi çıkarmaya karar verdiğini söyledi. Teklifi kabul edilince de bana da hadi gel birlikte hazırlayalım dedi Cılızoğlu. Bir yanım hayallerime kavuşacağım için havalara uçarken, diğer yanım ürktü. Gözlerini bana diken Cılızoğlu ürktüğümü anlayınca, hemen ekledi merak etme hep yanında olacağım. Sen üstesinden gelirsin. Sonra birlikte yola çıktık.

 

Çocukluk hayalime kavuştum 
Mutluluktan havalara uçmuştum. Çünkü çocukluk hayalim bir dergide yazar olabilmekti. Gazetecilikte  kültür sanat yerine siyaset muhabiri olmam konusunda direten hayat, vazgeçmeyeceğimi anlayınca, sonunda bana istediğimi vermeye karar vermişti. Ne mutlu bana dedim ve tüm gücüm, enerjim ve ruhumla çalışmaya başladım. İnsan hayaliyle buluşunca onu iş olarak görmediği için hiç ama hiç yorulmuyor. Ürettikçe üretesi geliyor. Çalışarak dinleniyor.

 

Değerli ustam Tanju Cılızoğlu anısına

Değerli ustam Tanju Cılızoğlu ile birlikte Bizim Sanart isimli dergiyi çıkarmaya başladık. Onunla çalışmak, onun öğrencisi olmak çok güzeldi. Keyifle hayalimi kurduğum mesleği öğrenmeye başlamıştım. Gerçekten de ne zaman başım sıkışsa başım dar da kalsa, yanıma koştu. Yeri geldi kalemi elimden aldı, bak böyle yazmalısın diyerek bana yardım etti. Tamam şimdi sen buradan devam et dedi. Yeri geldi hayır bu hiç olmamış otur yeniden yaz dedi. Kendini gazeteciliğe adamış duayen ustam mesleğinin  50. yılında bana çok emek verdi. Eminim gökyüzünden benim neler yaptığımı görüyor ve benimle gurur duyuyordur.

 

Türkiye’mizin her şehrinde birbirinden güzel dostluklar 

Onun arı gibi çalışma azmine ve heyecanına hayran olmuştum. Haftalık çıkardığımız sanat dergimiz çok ilgi gördü. Bir süre sonra ekibimize sanatçılar dahil oldu. Aynı zamanda onlarla birlikte sergiler açmaya başladık. Rüya gibi geçen günler yaşıyordum. Hala bile düşününce çok mutlu oluyorum. Ustamın sayesinde Türkiye’mizin her şehrinde birbirinden güzel dostluklar kurdum.

 

Toparlan İstanbul’a gideceksin

Bir hafta gelip önümüzdeki sayımızda Ordu Gitar Festivali’ni işleyeceğiz, hazırlan Ordu’ya gidiyorsun dedi. Diğer hafta hazırlan sergi açıyoruz. Adana’dan bir grup sanatçı bizim için İzmit’e gelecek, program yapalım dedi. Sonraki hafta gelip, İzmit’e özel bir tiyatro gösterimi yapacağız, İstanbul’dan sanatçılar gelecek onlarla tanıştıracağım seni hadi hazırlan gidelim dedi. Toparlan İstanbul’a gideceksin Burhan Doğançay’ın sergisi var. Röportajını, haberini yap gel haydi rastgele dedi. Tempomuzu, heyecanımızı ve mutluluğumuzu unutmam mümkün değil. Nurlar içinde uyusun değerli ustam Tanju Cılızoğlu.

 

Başladım Tevfik Fikret’in hayatını araştırmaya

Tatlı heyecanlarla dolu dolu geçen dergi günlerimde bu hafta Tevfik Fikret sayısı hazırlayacağız. Türkiye’nin ilk edebiyat müzesi Aşiyan’a yollayacağım seni hadi dersini çalış bakalım dedi. Başladım Tevfik Fikret’in hayatını araştırmaya, bana hemen konu hakkında okumam için dergiler kitaplar hediye etti. İncelememi istedi. Ufkumu açtı.   O da yetmezmiş gibi ekipman desteği sundu. O zaman gazetecilik yapıyorum ama henüz bir fotoğraf makinam yok. Diğer muhabirlerle ortak kullandığımız gazeteye ait fotoğraf makinaları var ve gündem haberlerden zaman kalırsa ben fotoğraf makinasını alıp işimi yapabiliyorum.

 

Fotoğraf makinası hediye etti
İmkanlarımın kısıtlı olduğunu gören ustam, bu böyle olmayacak diye düşünmüş olmalı ki, bir büyüklük gösterip bana bir fotoğraf makinası hediye etti. Ancak bunu da öyle zarif yaptı ki anlatamam. Kızım dedi bir gün bu haberin harika olmuş. Sana bir hediyem olacak. Foto Kemal’e git senin için bir fotoğraf makinası seçtim eğer sen de beğenirsen al ben ödeyeceğim dedi. Hayatım boyunca ne kadar sevindiğimi unutamam. Günlerce ağzım kulaklarımda dolaştım. Artık benimde bir fotoğraf makinam vardı ve bunu da yaptığım işlerin ödülü olarak almıştım. Kendimi o kadar şanslı hissetmiştim ki anlatamam.


Aşiyan Yokuşu’nu tırmandım

Fotoğraf makinamı da alıp uça uça İstanbul’a vardım. İstanbul’un bebek semtindeydim. Sağımda Aşiyan Mezarlığı, diğer yanımda ağaçlar yürüdüm de yürüdüm. Sanki o gün bir başka İstanbul karşılamıştı beni. Maviyle yeşilin yaşadığı duygusal ilişkide serinliyordum. Aylardan Eylül. Yokuşu çıkarken düşüm olan Aşiyan şimdi gerçeğim olmuştu. Yokuşu beni zorlamıştı ama vardığım yerden izlediğim boğaz manzarası adeta emeğimin ödülü olmuştu.

 

Tevfik Fikret’in ömrünün ikinci yarısı Aşiyan’da

İstanbul’da Bebek sırtları ile Rumelihisarı arasında, Boğaziçi Üniversitesi (Robert Koleji) çevre durağı bitişiğinde, tam Göksu’nun karşısına düşen Boğaz’a hakim konumunda olan Tevfik Fikret’in ömrünün ikinci yarısını içinde geçirdiği Aşiyan’daydım. Şair, ressam, yazar olarak kendisini kabul ettirmiş olmasının yanında mimar Tevfik Fikret’in eserlerinden biri de Aşiyan adını taşıyan müzesiydi.

 

Kuş yuvası Aşiyan
Sanatçı evine Farsça’da “kuş yuvası” anlamına gelen Aşiyan adını uygun görmüştü. Ah güzel İstanbul’un eşsiz Bebek sırtları rüya gibiydi. Önümde ruhumu okşayan bir mavi, bir nehir, bir deniz. Boğaz akıyor, şırıltısını içinizde hissediyorsunuz. Göksu Deresi karşınızda nazenin süzülüyor. Güneşin vurduğu yalılar ışıldıyor. Görkemli bir saltanatın günümüzü de eleştiren tebessümü yüzünüze yüzünüze çarpıyor. O anda hayata öyle bir yerinden bakıyorsunuz ki, bir ömrü bu bakış noktasında tüketmek mümkün.

 

Aşiyan’dan bakılan o muhteşem doğa
Ve bir efsane Tevfik Fikret işte bu evde yaşamış. Üstelik ülkesinin gerçeğine dönük şiirler üretmiş. Aşiyan’dan bakılan o muhteşem doğa, Fikret’in yüreğindeki yurt sevgisini ve ülkesinin geleceğine dönük kaygılarını maviye boyamamış alıp götürmemiş. O nefes kesici doğa Fikret’i gerçeklerden koparamamış. Yaşadığı sürecin hüzünleriyle ördüğü sanatını ölümünden yıllar sonra var etmenin, zamana dayanmanın gerçeğini böyle yakalamış Tevfik Fikret.

 

Tevfik Fikret’i anmak

Aşiyan Müzesi’ni anlatmak için çıktım yola ama yol beni nerelere götürdü. İşte Tevfik Fikret‘i anmak böyle bir şey. Anlatılmaz yaşanır. Sizi evine kadar götürdüm ama müzeyi bile gezdiremedim daha farkında mısınız? Neyse sevgili olur, Aşiyan Müzesini gezmeyi de başka bir yazımızın konusu yapalım diyerek huzurlarınızdan ayrılıyorum. Sağlıkla kalın, beni özleyin. Bir de şiirle kalın.

 

“Kimseden bir fayda ummam ben, dilenmem kol, kanat,
Kendi boşluk, kendi gök kubbemde kendim gezginim.
Bir eğik baş, bir boyunduruktan ağırdır boynuma,
Fikri hür, irfanı hür bir şairim.”

Tevfik Fikret

©2024 Anadolu Gezi Rehberi

veya

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

veya    

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?

veya

Create Account