Âşık geleneğinin en büyük temsilcilerinden halk ozanı Âşık Veysel Şatıroğlu, vefatının 48. yılında anılıyor.
“Uzun ince bir yoldayım/Gidiyorum gündüz gece/Bilmiyorum ne haldeyim/Gidiyorum gündüz gece” dizeleriyle hafızalara kazınan halk ozanı, 25 Ekim 1894’te Sivas’ın bugün Şarkışla ilçesine bağlı olan Sivrialan Köyü’nde dünyaya geldi.
Annesi Gülizar, babası Ahmet adında bir çiftçiydi. Asıl adı Veysel Şatıroğlu olan Âşık Veysel, çocukluğunu ve gençlik yıllarını köyünde geçirdi. Bölgede yaygınlaşan çiçek hastalığına yakalanmasıyla 7 yaşında iki gözünü de kaybeden Âşık Veysel, babasının teşvikiyle 10 yaşındayken saz çalıp şiir söylemeye başladı. Büyük ozan, o dönemde saz ustaları Çamşıhlı Ali ve Molla Hüseyin’den ders aldı.
İlk defa ‘Sivas Âşıklar Bayramı’nda duyuldu
Sivas’ta 1930’lu yıllarda öğretmenlik ve milli eğitim müdürlüğü görevlerinde bulunan şair ve oyun yazarı Ahmet Kutsi Tecer’in, tanınmasına büyük katkı sağladığı ozanın adı, ilk defa 5 Ocak 1931’de Tecer tarafından düzenlenen ‘Sivas Âşıklar Bayramı’nda duyuldu.
Tecer’in davetiyle köy enstitüsünde saz hocalığı da yapan ve Cumhuriyet’in 10’uncu yıl dönümünde Ankara’ya getirilen ozan, daha sonra halkevlerinde, kahvehanelerde ve radyoda şiirlerini saz eşliğinde okudu. Eski gezginci âşıklar gibi elinde sazıyla hemen hemen bütün yurdu defalarca dolaşan Âşık Veysel’in, ilk şiir kitabı “Deyişler” 1944’te yayımlandı.
Ömrü yoksulluk ve zorluklarla geçen Âşık Veysel, Cumhuriyet’in 10’uncu yılı için yazdığı destanın yayınlanmasıyla da dikkati çekerken, Arifiye, Hasanoğlan, Çifteler köy enstitülerinde halk türküsü öğretmeni olarak 5 yıl görev yaptı. Yurt çapında tanınması 1950’lerde gerçekleşen Âşık Veysel, aynı yıl senaryosunu Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun yazdığı, Metin Erksan’ın yönetmenliğini üstlendiği “Karanlık Dünya” adlı bir filmde, yaşadığı Sivrialan köyü çevresiyle birlikte konu edildi.
Şiirleri konu bakımından zengin çeşitlilik gösteren Veysel, Yunus Emre’nin etkisindeki şiirlerinde halk kültürünün mayasına karışan yönleriyle tasavvuftan izler sunarken, Türk Edebiyatı’nın ve saz şiiri geleneğinin büyük ustalarından biri olarak, kendisinden sonra gelenleri etkiledi.
Son konseri Nevşehir Hacıbektaş’ta
Duru ve arı bir dille yazdığı şiirleriyle halkla aydınlar arasında köprü kuran Âşık Veysel’e TBMM tarafından, “Anadilimize ve milli birliğimize yaptığı hizmetlerden ötürü” 1965’te özel bir kanunla 500 lira aylık bağlandı.
Yaşama sevinciyle hüznün, iyimserlikle umutsuzluğun iç içe olduğu şiirleriyle, âşık geleneğinin son büyük temsilcileri arasında yer alan ünlü halk ozanı, 1971’de Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinde son konserini verdi. Ozan, ölümünden birkaç saat öncesinde bile, ”Birbirinizle, konu komşuyla iyi geçinin, dirliğiniz, düzeniniz bozulmasın” diyerek, ”Kürt’ü Türk’ü ne Çerkezi/Hep Âdem’in oğlu, kızı/Beraberce şehit, gazi/Yanlış var mı ve neresi” dizelerini söyledi. Âşık Veysel, 21 Mart 1973 günü sabaha karşı 03.30’da doğduğu köy olan Sivrialan’da, şimdi adına müze olarak düzenlenen evde hayata gözlerini yumdu.
Kaynak: NTV