Betûl Mardin Dünyada mesleğinde “üstad” ünvanını kazanan ilk Cumhuriyet kadını. Türkiye’de iletişim alanında ilklere imza atmış ünlü halkla ilişkiler uzmanı Betûl Mardin.
Öğrendim ki evinde verdiği “Halkla İlişkiler” sertifika programı dolup taşıyor. Türkiye’nin her yerinden öğrenciler kabul ediliyorsa o halde ben de orada olmalıyım dedim. 2007’de seçtiğim halkla ilişkiler mesleğinde tecrübenin önemine duyduğum inançla soluğu Betûl Mardin hocamın evinde aldım.
İşte bu eğitim benim hayatımın dönüm noktalarından biridir. Çünkü hayatımın en zor dönemlerinden birinde onunla tanıştım. Bitmek tükenmek bilmeyen pozitif enerjisi, hayatla mücadele azmi, muzip ve esprili bakış açısı, hayatla eğlenmeyi bilen müthiş kıvrak zekâsı ile âdeta insana umut aşılıyor duayen Betûl Mardin. Keyifli sohbetimize sizi de ortak etmek isterim. Buyurun lütfen.
Yalıda geçmiş çocukluğunuz. O günlere ait neler söyleyeceksiniz?
Yalıda yaşamak pek tabi çok güzel, çünkü geniş aile olarak yaşıyorsunuz. 54 odaydı ve 24 kişi masaya otururdu. Yalının belli bir günlük yaşam programı vardı. Sabah kahvaltısının ardından büyükler işlerine devam ederdi. Sonra öğleyin zil çalar ve herkes ellerini yıkar ve aşağıya yemek odasında toplanırdı.
Tuzluğun alt tarafı yemekte konuşamazdı
Masada kimin nereye oturacağı belliydi. Büyükbabamın her defasında ihtimamla karar verdiği ve masaya yerleştirdiği tuzluğun kestiği alandan sonrasına çocuklar oturur ve tuzluğun alt tarafı yemekte konuşamazdı. Masaya şöyle bir bakar, kim zayıflamışsa onu yanına oturtur, yedikleri yemeklerine bakar, himayesi altına alırdı.
Evinize Atatürk, Necip Fazıl, Kılıç Ali gibi pek çok konuk geliyormuş. Oyun arkadaşlarınız Rahmi Koç, Leyla Gencer gibi isimlermiş. Bu insanların yaşamınıza getirisi ne oldu?
Geliyorsunuz masaya oturuyorsunuz, masada oturan adamın ne kadar önemli olduğunu bilemiyorsunuz çünkü çok ufaksınız. Necip Fazıl Bey’in hafif elleri titrerdi, ‘zavallı çok şeker ama rahatsız biraz galiba’ derdim. Leyla Gencer’i tanıdığımda henüz şarkı söylemiyordu. Babama Mısır’a gidip gelirken yol arkadaşlığı yapmış, çok sevmiş, neşeli aman ne hoş diye bizi tanıştırmıştı.
Onlardan feyz alıyorum
İşte tüm bunlar; mesela o gece kafamda problemlerim var değil mi, işte tüm bu yaşanmışlıklara gidiyor kafam, o ne dediydi, masada kim ne yapmıştı aklıma geliyor. Onlardan feyz alıyorum. Yaşamım çok zengin, çevirip baktıkça gördüklerim beni mutlu ediyor.
Atatürk’le özel bir anınız varsa bunu bizimle paylaşabilir misiniz?
Çocukken dilsizdim. Gazi Mustafa Kemal Atatürk büyükbabama Büyükdere’deki yalıya yemeğe ziyarete geldiğinde, büyük annem gizlice masadan Atatürk’ün yediği ekmeği aşırtıp bir lokmasını bana yediriyor. İşte ben o günden sonra bir daha susmadım.
Çok pozitif bir insansınız. Bunun sırrı nedir?
Hayatı seviyorum. İyimser olmayan insanlardan arkama bile bakmadan kaçıyorum. Enerjimi yiyip bitirmelerine izin vermiyorum. Sürekli Pollyanna olalım demiyorum, ama bu sürekli olumsuz düşünen arkadaşlarımızın da hayatımıza ot tıkamalarına izin vermeyelim. Beni aşağı çekenlerden uzak durdum. Sizlere de şiddetle öneririm.
Hayatım hedef koyarak geçti
Bir de kendimle uğraşmayı seviyorum. Kendimi sürekli geliştirmeye uğraşırım. Çocukluğumdan beri iki tarafımda meleklerin olduğuna inanır, onlarla konuşurum. Aslında kendimle konuşurum. Sürekli kendime günlük, haftalık, aylık hedefler koyar ve bunları bir kenara yazardım. Benim hayatım hedef koyarak ve o hedeflere ulaşmak için plan yaparak geçti. Çok faydasını gördüm.
Sorunlarınızı nasıl çözümlersiniz?
Dertlerimi ve sorunlarımı gece uyumadan önce evvela gözden geçiyorum. Eğer hemen bir şey yapmam gerekiyorsa, kalkıyorum yazıyorum onu, yarın bunu yap diyorum kendime ve ondan sonra uyuyorum. Sabah uyandığım zaman, Tanrı’nın yardımı belki, o sorunların hepsini bir yerde halletmiş gibi hissediyorum. Çünkü geceden kendi kendimle ne yapacağımı konuştum. Sabah hemen ona göre harekete geçiyorum ve hallediyorum.
İçimde halletmeye çalışıyorum
Bir de öyle şeyler oluyor ki, mesela çok yakın bir tarihte çok yakın bir dostumu kaybettim. Bunları ne yapıyorsunuz derseniz, içime gömüyorum. Kendi kendime düşünüyorum, içimde halletmeye çalışıyorum. Hayat birazcık da bu. Yaşam her zaman iyi değil, bir sürü problemin üstesinden gelmek de var. Derin bir nefes alıyorsunuz, yapacak bir şey yok diyorsunuz, yürüyorsunuz. Çare yok evet ama yine de çok şükür diyorsunuz. Elinizdekilere şükretmek de iyi geliyor.
Evde bir gününüzü nasıl geçirirsiniz?
Planlı bir yay burcuyum. Bir hafta önceden neler yapacağımı bilirim. Günümü de ona göre yaşarım. Ajandama her şeyi not ederim. Günlük ajandam benim hayatım. Her günümü bilirim. Planlıyımdır. Neredeyse 40 seneden fazla üniversitelerde ders verdim. Birkaç dönemde evimde Halkla İlişkiler sertifika dersleri verdim. Ailem ve yakın dostlarımla buluşmak bana iyi geliyor.
Kaliteli yaşam konusunda bize öğüdünüz nedir?
Sağlığınıza dikkat edin. En önemlisi sağlık. Doktora giderek değil, kendi kendinizin doktoru olacaksınız. Mesela az ve düzenli yiyeceksiniz. Yani her manada dengeli olacaksınız. Her gün mutlaka protein alırım: Et, yumurta, tavuk ya da balık. Her sabah yoğurt yerim, içine üç kaşık bal koyarım ve greyfurt suyu içerim. Ama bu 45 senedir böyle. Öğlen sebzemi de mutlaka yerim. Ve mutlaka tatlı, günde 1 defa. Bir de çay saatim vardır, iki bisküvi ve çay. Akşam hafif yerim.
Yaşam felsefeniz?
Geriye baktığımda şunu fark ediyorum: İnsanın hayatında mutlaka aşk olmalı. Kadına, erkeğe, çocuğuna, arkadaşına, işine hiç fark etmez. Aşk mutlaka aşk! Aşk olacak ve ondan sonra yapabilirsen çocuk yapacaksın, belki de bir akrabanın çocuğuna yardımcı olacaksın. Bazıları da köpekleriyle, kedileriyle o aşkı yaşıyor.
Siz de size iyi geleni bulmalısınız
Herkesin kendine göre bir şey bulması lazım hayata tutunacak. Yeter ki “vıdı vıdı” eden insanlardan olmayalım. Kendinize her zaman uğraşlar bulmalısınız. Mesela bana ders vermek, bildiklerimi, öğrendiklerimi paylaşmak hep çok iyi geldi. Siz de size iyi geleni bulmalısınız.
Geriye dönüp hayatınıza baktığınızda neler görüyorsunuz? Pişmanlıklarınız var mı?
Hayatlarımız bizim sanat eserimiz. İnsanlar günümüzde hayatlarını dizayn etmekten söz ediyorlar. Evet, ediyoruz aslında. Kendi hayatımda nasıl yaptım bilmiyorum. Ama ben gittikten sonra insanlar hakkımda iyi konuşsun isterim. Buna önem veriyorum. Benden söz edildiğinde bir gülümseme yayılsın yüzlerine, iyi insandı desinler. Pişmanlıklarım, tenis oynadım ama çok devam etmedim. Yüzdüm. Birkaç sene öncesine kadar da yüzüyordum. Ama daha çok spor yapmayı isterdim.
Kendinizi nasıl bu kadar yenileyebiliyorsunuz?
Aslında ruh yaş almıyor, sadece derinleşiyor ve biraz da bilgeleşiyor. Günde 3 gazete okuyorum. Hala ajans dinliyorum. Benim hayat görüşümde olmayan kanallara da bakıyorum. Haftalık ve aylık dergileri mutlaka şöyle bir tarıyorum. Son çıkan kitapları alıyorum. Hangi yazar parlamış, hangi fikir öne çıkıyor, insanlar niye bu kitapları alıyor. Bilmek lazım, ne var ne yok. Torunum bana bir şey sorarsa ve ben bilemezsem ne olacak? Öyle olmak istemiyorum. Geri kalmak da istemiyorum.
Devamı Haftaya…