Sivas Kangal Balıklı Kaplıca denince, bozkırın soğuk havasının içinde ılıcak bir su düşünün. Orada “soluk”lanıyor, canlanıyor doktor balıklar. Kimbilir belki de doktor balıklar anavatanları Mezopotamya‘nın gizemini taşıyorlar buraya. Onu da sanki hafif dokunuşlarıyla yapıyorlar. Yaralanmış olmak mı gerekiyor illa. Biz yaralarımızı iyileştiriyoruz güya balıklara. Onlar bizim yaralı olduğumuzu bildiği için dokunuyorlar belki de. Peki biz yaralanmadan dokunmayı, dokunulmayı hissedemez miydik? Siz söylediklerimi düşünedurun ben sizi Sivas Kangal’daki Balıklı Kaplıca’ya götüreceğim.

 

Sivas Kangal Balıklı Kaplıca’da Şifacı Balıklar

Sivas Kangal Balıklı Kaplıca’da, her ne kadar bilim 28 santigrat derecenin üzerinde sıcak bir suda balıklar yaşamaz dese de, bizim Kangallı balıklar 37 santigrat derecede suda sağlıkla yaşıyorlar. Üstelik bizim balıklar bilime direnerek yaşamakla kalmaz aynı zamanda şifa da dağıtıyorlar.

Termal tedavi her ne kadar bizim ülkemizde yarı bilinçli ve yarı hijyenik koşullarda yapılsa da, günün birinde başarıyla uygulayacağımıza inancım tam. Gönül ister ki, bizim ülkemizde de üniversitelerimiz bu işe ciddi mana da el atsa ve hakkıyla ilgilense, özel işletmeleri yönetse.

Lakin tabiki konumuz bu değil, biz bugün sizinle Sivas Kangal’daki Balıklı Kaplıca’yı gezeceğiz. Balıklı kaplıcamızın suyunun en önemli özelliği yüksek rakımda bulunması sebebiyle doğal ultraviyolesi ve her litresinde 1 gram selenyum bulunması ile tedavi edici olması.

Sivas Kangal Balıklı Kaplıca’nın Suyu Selenyumlu

Selenyum mineralinin faydaları saymakla bitmez: Bağışıklık sistemini güçlendirir, kanser riskini azaltır, hücreleri korur, yaşlanmayı geciktirir, kalp damar sağlığının korunmasının yanısıra doğurganlığı artırmaya da yardımcı olur.

Tüm bu bilgileri öğrenince hemen kendinizi, yerden kaynayan kabarcıklar çıkaran tamamen yan etkisiz, berrak, kokusuz şifalı suya atıyorsunuz. Serin bozkırın içindeki içinizi ısıtan bu sıcak su öncelikle ruhunuza iyi geliyor. Balıklı kaplıcaya benim gibi ilk kez giriyorsanız, balıkların size doğru koşturduğunu görünce tarifi mümkün olmayan bir ürperti yaşıyorsunuz.

Minnak kahverengi, gri, bej renkli balıklar, önce çevrenizde birkaç tur atıyor. Nerede ne var tedavi edilecek hangi bölgeler onun tespitini yapıyorlar. Yavaş yavaş size yaklaşıyorlar. Sonra balıklar size, siz balıklara alışıyorsunuz. Heyecanınız kaybolmaya yüz tutarken, doktor balıklar işe koyuluyor, şifalı dokunuşlarıyla önce ruhunuzu, sonra da cildinizi onarmaya başlıyorlar.

Sivas Kangal Balıklı Kaplıca’nın Balıkları Sevgiyle Tedavi Ediyor

Yok öyle düşündüğünüz gibi dişleri yok bu balıkların, ısırmıyorlar. Öperek sevgiyle tedavi ediyor adeya yaralarınızı sarıp sarmalıyorlar. Siz de bu esnada duruma alışmış olduğunuz için çevrenizle ilgilenmeye başlıyorsunuz. Yanınızdaki hastalarla sohbete koyuluyorsunuz.

Benim bahtıma çiftçi bir yaşlı amca ile turizm sektöründen emekli olup, imamlık yapmaya başlayan köylüsü düştü. Sohbetimizin en koyu yerinde bizim turizmci imam birden ayaklarını havaya kaldırdı ve suyun içine düştü. Biz de ne olduğunu anlamaya çalışırken, bir de baktık ki hep beraber kıyıda almışız soluğu ve nefes nefeseyiz.

Yaşlı amca ile birlikte bizim turizmci imama bakıyoruz, noldu diye? Çevredekiler o yılan birşey yapmaz. Tedaviye ihtiyacı olanlara gelir, herkese görünmez diye açıklama yapıyorlar. Turizmci imamımızda yılan geldi çok korktum, o yılanın varlığını bilseydim suya asla girmezdim diye söyleniyor.

Meğer balıklı kaplıcada bir de yılan yaşarmış efsaneye göre, öyle herkese de görünmezmiş. Sadece ciddi rahatsızlıkları olan kişilere gelir, tedavi edermiş. Hal böyle olunca benim aklıma Bizans Tarihçisi Cyrus Theodoret’in kitaplarında bahsettiği kilise ve kutsal su hikayesi geldi.

Sivas Balıklı Kaplıca’nın Kutsal Suyu

Sivas Kangal Balıklı Kaplıcası belkide Bizans döneminde, Saint Michael Kilisesi’nin yakınlarında bulunan, geçmişte adından cilt hastalıklarına iyi gelmesiyle söz ettiren, kutsal suyun olduğu yerdir. XI. yüzyılda İslam Ülkeleri bölgeyi ele geçirince kilise etkisini kaybetmiş. Ve tüm bu bilgiler de tarihin derinliklerine gömülmüştür kimbilir.

Sizin anlayacağınız Sivas Kangal Balıklı Kaplıca, sıcak suda yaşayan özel doktor balıkları ile yaptığı iklim ve kaplıca tedavisiyle sadece iç turizmde değil, aynı zamanda tarihçesiyle de kutsal, dış turizmimize ciddi katkılar sunan, sağlık turizmi açısından da dünyaca ünlü, önemli şifa merkezlerimizden sadece biri.

1917 yılında sazlık olan balıklı kaplıca bölgesi bugün, yılda 5 bin hastaya şifa oluyor. Tabiat güzelliği, şifalı suyu olan, trafikten, gürültüden, kirlilikten uzak, donanımlı kür merkezi niteliğindeki tesiste dileyen hastalar yaz-kış günübirlik gelip, tedavi oluyor. Dileyenler ise, modern 300 yatak kapasiteli üç yıldızlı otel standartlarında olan tesiste konaklayıp mevsimine göre yazlık ya da kışlık havuzları kullanabiliyor.

Türkiye Kaplıcalar Birliği TÜRKAP ve Avrupa Kaplıcalar Birliği ESPA üyesi olan Sivas Kangal Balıklı Kaplıca’ya, Sağlık Bakanlığı ruhsatına sahip olduğu için tam teşekküllü hastanelerden sevk ile de gelinebiliyor.

Sivas Balıklı Kaplıca’nın İşletmecisi Ünsallar

Sivas Kangal Balıklı Kaplıca’da beni, seksenli yıllardan sonra yap işlet devret modeli ile işletmeyi devralan, Ünsallar A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Fuat Ünsal karşıladı. Gelen bütün konuklarıyla birebir ilgilenen Ünsal, insanları iyileştirmekten dolayı duyduğu memnuniyeti her fırsatta dile getiriyordu.

Dünyada giderek büyüyen Termal Sağlık Turizmi pastasında Türkiye’nin ve Sivas‘ın da payının olduğunu dile getiren Ünsal, işletmesinin tamamen kendi kaynaklarıyla ve öz sermayesiyle işletiliyor olduğunu ve devletten teşvik almadığını da üstüne basa basa söyledi.

Doğal sağlık tedavi merkezi olan Sivas Kangal Balıklı Kaplıca da en az Divriği kadar, Sivas’ın dünyaya açılan güzel kapılarından biri. Profesyonel kadrosu, güleryüzlü hizmeti ile, ülkemizin ve Sivas’ın tanıtımına ciddi katkılar sunuyor.  Kaplıca hakkında detaylı bilgi almak isteyenler 0 346 469 11 51 ya da 0 533 490 55 95 nolu telefonları arayabilirler.

Aslına bakarsanız tıpkı deniz, doğa, şehir, kültür, tarih, din gibi sağlık termal turizmi de, bir tatil planı olmaktan çıkıp, bir yaşam biçimi olacak niteliklere sahip bir hizmet ürünü.

Üstelik ülkemiz jeotermal kaynakları, gelişmiş hastane ve sağlık hizmetleriyle güzel imkanlara sahip. Günümüzde çağdaş insan, hastalanmayı beklemeden gerekli tedbirleri alabilen, kendini ve öz değerlerini koruyabilen insansa eğer, kimbilir belki bir gün biz de kendi öz değerlerimizin farkına varan ve bu değerlerine gözü gibi sahip çıkan bir toplum olacağız. O günlere özlemle dostça kalın…

 

©2024 Anadolu Gezi Rehberi

veya

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

veya    

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?

veya

Create Account