Bundan tam 30 yıl önce İzmit’e ilk defa geldiğimde hayran kalmıştım. Yemyeşil doğasına, her yere yakın stratejik konumuna ve rüyalar şehri İstanbul’a yakınlığına, sakinliğine, fuarına, sosyal hayatına vurulmuştum. Körfezi kötü kokuyordu ama yine de sevmiştim. Daha ilk okul çağlarımdan bir gün gelip canım ülkemin batısında bir şehirde yaşamak için hayallerimi kurmuştum. Hayalimi gerçekleştirdim ve üniversite okumaya Kocaeli’ye geldim.

 

Gelir gelmez Kocaeli Kitap Kulübü’nü keşfetmiştim. Sıkıldıkça, mutlu oldukça, üzüldükçe, sevindikçe kendimi Kocaeli Kitap Kulübü’nde buluyordum. Harika bir ortamı vardı. Kitap satın alabiliyor, kitap kiralayabiliyor, keyifli kitap sohbetleri yapabiliyor, ünlü yazarların söyleşi ve imza günlerine katılabiliyordum. Orada birbirinden güzel dostluklar edinme fırsatı bulmuştum. Sık sık oraya gidiyor, yeni insanlar tanımaya gayret ediyordum.

 

İşte o günlerin birinde tarih öğretmeni Müzeyyen Ünal’la tanıştım. Sohbetinden büyük keyif almıştım. Kendisi aynı zamanda Kocaeli Dokümantasyon Merkezi’nin başkanı olduğunu ifade etmiş ve beni toplantılarına davet etmişti.  İlk fırsatta toplantıya gitmiş, kent hafızası için birbirinden değerli insanların buluştuğu, konuştuğu, notlar aldığı, kent bültenleri çıkardığı, kitaplar yazdığı, belgesel niteliğinde özel çalışmaların yapıldığı Kocaeli Dokümantasyon Merkezi’nde olmaktan büyük gurur ve mutluluk duymuştum.

 

2019

 

O günden sonra da kent hafızasına, kent kültürüne, kentli olma aidiyeti, bilinci ve sorumluluğuna sahip insanların buluşma noktası olan Kocaeli Dokümantasyon Merkezi’nin haftada bir yapılan toplantılarını kaçırmamaya gayret etmiştim. Orada tanıştığım değerli büyüklerim birbirinden değerli,  örnek araştırmacı kişilikleri ile kalbimde taht kurmuşlardı. Özellikle Nihat Durak, Ümit Çeviren, Fikri Orhan ve Cemal Turgay’ı bu vesile ile rahmetle anmak istiyorum. Her biri Kocaeli için ayrı bir değer olan insanlar arasında olmak gurur veriyordu. Kentin tarihini hatıralarını birinci ağızdan dinliyordum.

 

Kocaeli eski Vali Konağı’nda yerel tarih çalışmalarını sürdürmekte olan Kocaeli Dokümantasyon Merkezi, her hafta toplantılarını heyecanla beklediğim bir yer olmuştu. Burada Kocaeli ile ilgili gazete, dergi, kitap, fotoğraf arşivimizin zenginleştirilmesi yanında “Yaşayan Tarih Sohbetleri” kayıtları da yapmaktaydı Kocaeli Dokümantasyon Merkezi ekibi. İlimizle ilgili bir ihtisas kütüphanesi ve arşivi olarak tasarlanan merkez araştırmacılara da hizmet veriyordu. Kentimize özel dergiler kitaplar okumak şansına eriştiğim günlerden birinde değerli yazar Şakir Balkı’nın İzmit sinemaları isimli kitabını bir solukta okudum ve notlarımı aldım.

 

2018

 

Bugün kent arşivimi karıştırırken elime geçen, bu değerli kitaptan aldığım notlarımı  sizinle paylaşmak istiyorum:

 

Sinema sanatının o büyülü yüzü bir kentin sosyal ve kültürel kimliğini yansıtır. Çünkü sinema insanları derinden etkileyen bir iletişim ağıdır. Dünyaya açılan penceredir.

 

1900’lü yıllarda kentlerin ortak tutkusu sinema. İzmit’te beyaz perdenin büyüsüne kapıldı. Sessiz sinema günlerinde bile, piyano eşliğinde önce uzun sonrada kısa gösterimlerin yapıldığı salonlar bulundu ya da inşa edildi. II. Meşrutiyet devriminin özgür ve kozmopolit ortamı da duruma son derece uygundu.

 

Savaş yıllarında ara verilse de Mustafa Kemal, Ocak 1923’te Kasrı Hümayun’da (Saraybahçe) yapacağı basın toplantısı için İzmit’e geldiğinde halkla buluşacağı ve yeni kurulacak devletin temel ilkelerini anlatacağı Halk Sineması Salonu çoktan hazırdı.

 

Kentte ilk olarak 1920’li yıllarda Halk Sineması faaliyete geçer. İlk sahipleri  Nabi-Şemsi Kardeşler olarak biliniyor.

 

İkincisi de SEKA Kağıt Fabrikası Sineması 1940’lı yıllarda faliyete geçmiş. 1995’li yıllarda orada keyifli sinemalar izlediğimi hiç unutamam. 1997 yılında İzmit Şehir Tiyatroları kurulmaya karar verilince yeni tiyatro salonumuz inşa edilene kadar, bu salon tiyatro salonuna dönüştürüldü. Kocaeli Şehir Tiyatroları’nın ilk açılış oyunu, 7 saatlik Hamlet oyununu hayatım boyunca hatırlayacağım bu oyunu Seka Sineması’nda izlemiştim. Enfes bir oyunculukla çok özel bir oyun olarak sergilendi. 32 yıllık iyi bir tiyatro izleyici olarak, bu oyun üzerine bende bu kadar iz bırakan bir oyun olmadı henüz. Konuyu dağıttım yine tamam dönüyorum sinemalara.

 

Kentimizin üçüncü sineması Akmeşe Sineması, namı diğer Üssü Bahriye Sineması. Eski bir kilise binasını sinemaya dönüştürmüşüz ve bu harika sanat için kullanmışız.

Bir de Oğuz Sineması varmış ki, o yıllarda büyük, rahat ve Anadolu’nun en modern sinema salonlarından biriymiş.

Kocaeli’nin en az Seka Kağıt Fabrikası Sineması kadar özel sinemalarından biri de Halkevi Sineması’dır.  Kültürel ve sosyal etkinliklerin özel bir şekilde yapıldığı Halkevi Sineması’nı da ayrı severim. Çünkü burada da tiyatro, müzik, konferans, siyasi parti kongrelerine varana kadar her türlü etkinliği izleme şansını bulanlardanım.

Bir de Karaçetin Sineması’ndan bahsederlerdi büyüklerimiz. Mehmet Ali Paşa Mahallesi ve Turan Güneş Caddesi üzerindeymiş. Yusuf Karaçetin ile değerli gazeteci büyüğümüz Kazım Ertek birlikte yönetiyorlarmuş.  Bu bina yağ fabrikasından sinema salonuna dönüştürülmüş ve çok da elverişli değilmiş sinema için o zamanki imkanlarla, bu nedenle de kısa bir süre sonra kapanmış.

 

Demem o ki ben Kocaeli Dokümantasyom Merkezi’nde yaptığımız toplantıları çooook özledim. Dilerim şu korona illeti biter ve biz yine birbirimize kavuşuruz.

©2025 Anadolu Gezi Rehberi

veya

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

veya    

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?

veya

Create Account